SESSİZ YALNIZLIK

Hızlı hızlı adımlarla.. Soluk soluğa.. Kan ter içinde.. Günün bitmesine yakın iş yerinden kaçarcasına en kestirme yollardan evin yolunu tutuyordu. Sabah iş yerine geç kalan kimseler gibi  iş yerinden  bu tempoda çıkıyordu her zaman , bir günü bir gününden noksansız bir şekilde. İşi basitti, iş ortamı zordu. İş yerindeki kişilerle kavga, dövüş.. Bakmışsın gün bitmiş. Anlaşabildikleri, gülüşüp şakalaştıkları ne bir nokta ne bir an ne bir zaman vardı. Suratlar donuk, gergin ve kasvetli. Her gün aşçı ustanın bir sanat  eserine dönüştürdüğü köfteleri müşterilere sunuyor, yalnız o mekana özgü meyve kokteylini ikram ediyor, son derece samimi bir ses tonuyla '' Yine bekleriz efenim! '' demekle günü noktalıyordu. Evdekiler ne bilsin.. Hey yavrum hey.. çalıştığı yerdeki bu durum ve kaosu. Her akşam getireceği yemekleri beklemekle meşgullerdi efendiler. Bu kızcağız henüz 20'li yaşlarda, saçları kumral tonlarda, ablası tarafından kırpılmış, makyajı evin ortak kullandığı malzemelerden, üzerinde çiçekli bi abiyeyle bi haftayı sonlandıranlardandı. Ne kimse gelip hal hatrını sorar, habire annesi tarafından kazandığı paranın hesabı sorulur, ablalarının yaşadığı hayata özenir ve her akşam başını yastığa koyduğunda gönlünün, gökyüzünde yıldızlarla beraber parladığını hissederdi. Oysaki iş yerindeki yaşadığı bu atmosfer sadece onun içinde bi yerlerde öyle saplanıp kalıyor anlatılamıyordu, -bazı yaşanmışlıklar kursakta kalır, anlatınca orası paklanır, akar gider- birilerine dert yakması gerekiyordu.İnsanın bu hayatta  içine attıklarını  dökeceği, dile getireceği kimselerin etrafında  olmayışı ne acıydı. Ne kötü bir döngüydü bu yaşananlar. Yine bir akşam çalıştığı  dükkanda paydos verilmişti ve o yine aynı tempoda arkasından celladı kovalarcasına evine doğru gidiyordu. Eve varmıştı, evin kapısını açtığında ses yoktu. Bugün kötü bir şey mi oldu acaba diye düşündü.Bu duruma çok aldırış etmedi, ki zaten derdi kendine yeterdi. Çok olmuştu sağ duyusunu kaybedeli. Nasıl da vasat bir durum öyle değil mi? Dertleri olan ve bunları çözüme kavuşturamayan insan görüldüğü gibi diğer kimseleri de pek umursamıyordu. Ne olursa olsun..umursamazlık..ruh gibi. Odasına ğ9geçti yatağa uzandı ve uyudu.. Gün bitti, günler böyle sonlanırken hayatındaki aylar yıllar bitiyor hayatının bu döneminde hiç tad almayarak ömründen ömür tüketiyordu. Hülasa İnsan hayatında dert sorundu, derdine derman bulamamak daha bir sorundu, derdini anlatabileceği birileri bulmak daha büyük bir sorundu ve son olarak derdini anlayacak kimsenin olmayışı daha büyük daha felaket bir sorundu. Bir insan bir insana elbet birbirlerine destek olmasıyla  herhalükarda yeterdi. 

Yorumlar

Popüler Yayınlar